Twitter'dan Sorun

4 Mart 2010 Perşembe

Anı Defterimden: Değişim Vakti


Rol yapmak için geç kaldım ama “geç olsun, güç olmasın” düşüncesiyle ve “zararından neresinden dönersen kârdır” mantığıyla oyuncu olma vaktinin geldiğini düşünüyorum. Tabi bazı gerçekler de unutulmayacak veya hiçe sayılmayacak kadar derin.

Nedir o derin olan gerçekler? Bunlar kişiliğimin temeline imza atmış ve silinemeyecek kadar yapışkan, kaldırılamayacak kadar ağır. Nitekim ben de bu durumdan hoşlanmıyorum ama kendime de yediremiyorum. Aslında hoşlanıyordum fakat her seferinde katlanan, her farklı olayda fark ettiğim yanlışları bir şekilde durdurmam gerekiyordu. Karakterime yönelik, onun aleyhine olan eksiklikleri değiştirmem gereken günü bekliyordum; nihayet o gün, bugün.

Aşırı sıfatını alabilecek özelliğim çevremdeki insanlar bir yana artık beni de rahatsız etmişti: Gösteriş. Ve bunun sonucunda oluşan yan etkiler.

Gösteriş budalası belki olabilirim ama bana bahşedilen zeka, beni yüceltiyor bir toplum içinde. Ve bu da yanlış olan kısmı özetliyor. Kendini beğenmişlik, etrafındakileri hakir görme, karşısındaki kişiyi düşünmeme ve sonucunda kırıcı olma bana bulaşmış bir illet gibi zihnimden atılamaz durumda ve kurtuluş çok zor. Fakat imkansız şu an burada görünmüyor.

Belli ki kibirliyim, yani özür dileyememe ya da kabullenememe bana normal geliyor. Çevremdeki insanlar kibirli olduğumu söylerdi ama ben hayır derdim, hayır değilim. Aslında o zamanlar kibirliydim ama şimdi değilim. Ya da o zaman kabul etmiyorken şimdi ediyorum. Biraz düşününce eskiden hep haklı olduğumu söyleyen ben, bazı konularda tamamen haksız olduğumu söyleme itirafında bulunmama yol açtı.

Haklılığımı savunurdum çünkü ezilemezdim, özür dileyemezdim, çünkü yapamazdım, laf altında kalmayıp ters cevap verirdim, çünkü yenilemezdim.

Haklı iken birilerine havam olsun diye aşırı açık sözlü olmam beni haksız yapıyor. Açık sözlülük bazen de kırıcı olabiliyor ama ben bunu hiç takmıyordum. Biri bana söz söylediğinde altında kalamıyorum ve kontrolüm dışında kalan bu hal beni karaktersiz bir durumun içine sürüklüyordu.

“Ben biliyorum, yaparım” havası bende lanet ve kalıcı olarak var. İşte bu yüzden riya var, işte bu yüzden hakir görme var, işte bu yüzden laf altında kalmama var.

Buraya kadar hep yapıyordum, ediyordum diyordum, çünkü artış değişim zamanı. Alaattin abinin tavsiyesiyle belki tam değişmesem de o role bürünmem gerektiğini fark ettim. Sadece odun gibi dursam yeterli olur. Lafları kulak ardı edip, sadece bakıp rol yapmam yeterli olur. Yani en kötü ihtimalle rol yapıp “kandırmaca” oyunu oynayacağım. İlk defa haklı olup boynumu eğerek rol yapacağım. Ve ben eğer istemezsem yapmıyorum. En azından şimdi istiyorum ve yapacağım.

Rol işinde kararlıyım ve inşallah amacım nihayetine varacak. Artık tribüne oynama ve sükse yapma hayali ve laflarıyla eş değer davranışlarım için çalan bu zil sonuncuydu. Yani… Gonk sesi duyulmuştur.

2 yorum:

  1. 2010da yazmışın. ama hiçbi değişiklik yok biliyomusun? hedefinin aksi istikametinde ilerlemişsin bence.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnsanları eleştirmek... Bunu anonim olarak yapmak... Üstelik eleştiride en ufak bir gerekçe veya kanıt göstermemek...
      Aslında uzun uzun cevap vermek vardı da... ben seni anlıyorum arkadaş. Yolunuz açık ola.

      Sil