Twitter'dan Sorun

21 Kasım 2011 Pazartesi

Sosyal İletişim Ağlarının Zararları

[21 Kasım 2011'de okullar arası yapılan münazaranın ilk eleme turundaki metnim. Genel yargı üzerine bilindiği gibi yarışmalara hazırlanan öğrenciler, makalelerden oluşan yazılardan metinlerini hazırlıyor. Ancak buradaki metinde yanlış olmaması için hatırlatma yapayım: Kesinlikle en ufak bir alıntı yoktur, benim kalemimden çıkmıştır]

Sosyal iletişim ağları insanı tembelleştirir, düşünmesine engel olur, hayal dünyasını yok eder, kişinin gerçekle sanal arasında ayrım yapmasını zorlaştırır. Bu sebepledir ki, özellikle çocukların televizyon ve bilgisayardan durmasını sağlayan kampanyalar yapılıyor, devlet kurumlarında ve özel şirketlerde erişime izin verilmiyor, uzmanlar zararlarıyla ilgili sürekli uyarılarda bulunuyor.

Şunu iyi bilmeliyiz: Sosyalleşmek, aile bilincinin temeline dayalıdır. Kişi sosyal olma yolunda ilk adımını önce ailesinin yanında atar. Ancak sizin bahsettiğiniz renkli dünyada aileden uzak bir sosyalleşme gerçekleşir.

Ayrıca sosyal iletişim ağlarının zamanınızı öldürmesi bir yana aynı zamanda sizi de öldürdüğü gözlerden kaçırılmamalıdır. Çünkü hayattan kopmuş, hayatın güzelliklerinden ve arkadaşlarının samimi sohbetlerinden, en önemlisi ailesinden uzak kalmış insan, zaten zihnen ölmüş demektir. Hayat sanıldığının aksine, bu ağlarda değil.

“Eski okul arkadaşımı bulucam” derken, yanı başınızdaki arkadaşınızın kıymetini unutturan, çok sevdiğiniz yakınlarınızdan uzak kalmanıza neden olup sanal ortamlarda, sanal kişilerle, gerçek olmayan muhabbetler ettiren, ailenizden, mahallenizden, toplumunuzdan ve ülkenizden bi’ haber olmanıza neden olan sosyal iletişim ağları elbette ki yararlı değil.

Bildiğiniz üzere insanlık tarafından en çok rağbet gören konulardan biridir sosyal iletişim ağları. Peki, dünyanın büyük çoğunluğunun katıldığı bu bol cümbüşlü etkinliğin yararlı olduğunu neye dayandırıyoruz? “Eğer çoğumuzun dâhil olduğu şeyler yararlıysa o halde sigara ve içki de yararlı” diyebilir miyiz mesela?

Sosyal iletişim ağlarının sayılamayacak kadar çok olan zararlarından birisi de güvenlik. Konumuz da sosyal iletişim ağları olduğundan, bizleri en çok ilgilendiren başlık 1 milyara yaklaşan üyeye sahip Facebook oluyor haliyle. Türkiye’de her 3 kişiden birinin hesabı olduğu, 7’den 70’e herkesin katıldığı Facebook adlı dünyanın en büyük sosyal medya aracının, kullanıcı hesap bilgilerini devletlere, özel şirket ve kurumlara sattığı, bilinen bir gerçektir. Sırf bu bilgi ticareti yüzünden Anonymous adlı hacker grubu Facebook’u protesto etmiş, geçtiğimiz 5 Kasım’da da ağlar üzerinden siteye yönelik saldırı düzenlemiştir. Ayrıca, daha önce birkaç kez BBC şirketi de kullanıcı bilgilerine erişmek amacıyla Facebook sunucularına saldırmıştır. Daha kötüsü ise kim bilir Facebook kaç saldırı daha alacak? Tabi bu saldırı sonucu elde edilen bilgiler sadece yazılı bilgilerinizle de sınırlı değil. Sosyal iletişim ağlarından herhangi birine koyduğunuz hiçbir fotoğrafınızın da silinmediğinden haberiniz var mıydı? Bence yoktu. Haberiniz olsaydı, bu ağların yararlılığı konusunda bir kez daha oturup düşünür, fotoğraflarınızı daha titiz seçerdiniz. Çünkü Facebook gibi 1 milyara yakın kullanıcıya sahip bir sitenin neler yapabileceğini kestiremiyoruz. Nitekim Facebook yetkilileri her üyesinin son 90 günde ziyaret ettiği tüm web sitelerini günlüğüne kaydettiğini itiraf etti. Görüyorsunuz ya, sadece arkadaşlarınızla konuşma niyetlisi olsanız bile sosyal iletişim ağları size her türlü yönden zarar veriyor.

Amerikan Pediatri Derneği üyelerinden Dr. Gwenn O’Keeffe, Pediatri Derneği için hazırladığı “Sosyal Medya El Kitabı”nda Facebook’un gençler üzerindeki zararlarından ve baskısından bahsetmektedir. Kaynak: http://www.teknoplanet.net

Sanal veya gerçek kişilere güvenemeyeceğimiz alt yapıya rahatlıkla sahip olan sosyal iletişim ağları, güven konusunda bizleri bir başka konudan daha vuruyor. O da virüsler. İnternette en ufak bir tıklamadan dahi rahatlıkla bilgisayara giren bu virüsler yüzünden az mı format attınız? Bilgisayar içindeki bilgilerinize az mı veda ettiniz? Keşke virüsler sadece bilgisayarınızdaki bilgileri silseydi. Maalesef bu virüsler, size ait bilgileri çalmakla beraber herhangi bir sitede girdiğiniz kartınızın numarasını da öğrenebiliyor. Bu sayede tek tıkla bilgisayarınızın bir köşesine yerleşen ve minik bir Kilobyte’a sahip olan virüs üzerinden dolandırıcılık yapılıyor.

Sosyal iletişim ağlarındaki güven problemi keşke bu saydığım şeylerle sınırlı olsa. Ancak ne yazık ki sohbet siteleri bir yana MSN, Facebook chat, Twitter direct message’larda bile insanlar, güvenmedikleri ama güven duyduğunu sandıkları insanlarla konuşuyor. Google görsellerinden arayıp bulduğu karizmatik veya güzel resmi, profilinde kendine aitmiş gibi süsleyen ve asli kimliğini gizleyerek resimdeki kişinin karakterini alan insanlar, kendilerini her yönden tatmin etmek istiyor ve bunu güvenliği olmayan sanal ortamlarda gerçekleştiriyor. Sizler de bu ortamlarda gününüzü gün ediyorsunuz.

Psikiyatr Prof. Dr. Nevzat Tarhan, sosyal medyanın ahlaki normları ciddi oranda değiştirmeye başladığını söyledi. Tarhan, “Toplumumuz Facebook ve Twitter sayesinde utanmayı unuttu” dedi. Kaynak: Sabah Gazetesi

MySpace, Twitter, Hi5, Facebook, Formspring, FriendFeed, Netlog, Google+ ve daha aklımıza gelmeyen onlarca, belki yüzlerce sosyal paylaşım siteleri, sizlerin sanal-gerçek arasındaki farkı görmenize engel oluyor. Çünkü insanlık sosyalliğin; Facebook’ta “hastayım” diyen arkadaşın duvarına “geçmiş olsun” yazmak olduğunu sanıyor, Twitter’da veya Formspring’de takip eden 1000 tanımadığı insanla gerçekleştiğini düşünüyor. Faydalı denilen sosyal iletişim ağları, Twitter’dan Erol Köse’nin ünlüler hakkındaki dedikodularını takip etmek midir? Yoksa Hilal Cebeci’nin panpişi olup gayrimeşru resimlerini beğenmek midir?

Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesinde Sosyoloji okuyan Yrd. Doç. Dr. Ebru Çetin “Sosyal İletişim Ağları ve Gençlik” konulu makalesinde araştırma yapmış, ABD’de yüz yüze konuşma faaliyetlerinin yapıldığı bir zamanda Facebook en az kullanımını görmüştür. Kaynak: http://idc.sdu.edu.tr

Sosyal iletişim ağlarındaki her aktivitede var olan bir konu: Beğendirme. İnsanlık üzerinde doğrudan olumsuz etkiye sahip bu kötü alışkanlık, maalesef, herkesi kapsıyor ve kişi ister istemez buna dâhil oluyor. Böylece ahlaki hareketler göz önünde bulundurulmadan herkes yazdığı, yaptığı, gösterdiği şeyleri birilerinin beğenmesini istiyor. Bu bir süre sonra insanlara yukarıdan bakmaya, egoyu yükseltmeye ve kendini ulaşılmaz sanmaya neden oluyor. Sosyal ağlarda ünlü olan bu insanlar, toplum içinde aynı hoşgörüyü görmediği için psikolojik sorunlar baş gösteriyor. Sosyal mecralarda tanınıp sevilirken gerçek hayata döndüğünde bu tepkiyi görmeyen insan, böylece kendini bu ağlarda yaşatıyor, bu ağlarda çizdiği karakter üzerinden insanlarla sağlıksız bir iletişimde kalmayı tercih ediyor.

Fakat bu durum daha da ileriye gidiyor ve kişi bu ağların havalı dünyasına bağımlı hale geliyor ve herkesin kendisini onayladığı bu aktiviteden ayrılmak istemiyor. Psikolog Nilüfer Şişman: Sosyal paylaşım ağlarının bağımlılık olduğunu açıkladı. Kaynak: http://www.on5yirmi5.com Bilgisayar başında oturduğu her dakika gerek zihnen yorgunluk, gerek fiziksel yorgunluk öne çıkıyor, baş ve bel ağrıları, gözdeki çeşitli problemler silsilesiyle devam ediyor. Böylece bu kişinin bedenen sağlığını yitirmesine de neden oluyor. İngiliz Psikolog Dr. Aric Sigman, yapılan araştırmalar sonucunda internetteki sosyal ağların bireylerin beden ve ruh sağlığı açısından ciddi zararları olabileceği uyarısında bulundu. Kaynak: http://www.argeakademi.com

Kısacası sosyal iletişim ağları; bireyi asosyalleştirir, sağlıklı iletişim kurmasına ve sağlıklı bir hayat sürdürmesine engel olur, güvensiz bir ortamda güvenilmeyecek insanlarla konuşturur, hayal dünyasında yaşatır.

10 yorum:

  1. senin gibi birinin, sosyal ağları küçümsemesi çok ilginç... Sonuçta seninde sosyal hayatın(hayal dünyan) baya geniş. yapmacık yazılarını bura koyman, twitlerin kadar yapmacık olmuş ona göre....

    YanıtlaSil
  2. İşte münazara burada kendini belli ediyor sevgili eleştirmen.

    Yazımın en üstünde geçen "21 Kasım 2011'de okullar arası yapılan münazaranın ilk eleme turundaki metnim" cümlesinden anlamanı beklerdim. Bu benim münazarayı kazanmak için yazdığım metindir. Münazara dediğimiz it dalaşının olumsuz etkilerinden biri de inanmamamıza rağmen inanmış gibi yaparak ve jüriye de buna ikna ederek karşı tarafı alt etmektir. Bence son cümlemi tekrar oku. Münazara tamamıyla hatalarla doludur. Kendini kandırmak, jüriyi kandırmak, inanmadığın şeye inanmak, karşı tarafı her şekilde çürütmeye dayalı bir sistem. Ve bizde o sistemde kazanmak için inanmadığımız şeyleri yazıyoruz. Ben blogda paylaşıyorum.

    YanıtlaSil
  3. bence bu konuda huzeyfe haklı

    YanıtlaSil
  4. Ben huzeyfe'nin sınıf arkadaşıyım. bu konuda kendisine hak veririm. öncelikle huzeyfe'yi tanımak gerekir diyorum. adam münazaralarda çoğu kez inanmadığı şeyi savundu. türkiye ab'ye girmeli, teknoloji bireyi yalnızlığa iter dedi ve son olarak bu metin. ama bunların hepsi zorunluluktandı. o seçmiyor, kimse seçmiyor. bunu kendisi de söyler. o sadece münazara metnini burada da paylaşmış, ben bi sakınca görmüyorum. ayrıca eminim kendisinden sonrakilere yardımcı metin olması için de koymuştur. çünkü o bu konuda özenli. kendisinden sonrakilere rehber olmanın ne zararı var.
    o yüzden ilk yorumu yapan... birincisi huzeyfe'den haberi yok, ikincisi tamamen aşağılık psikolojisi.
    arkandayım huziş.

    YanıtlaSil
  5. gerçekten harika

    YanıtlaSil
  6. Güzel olmuş.Son derece başarılı.Benimde bu konuda münazaram ce güzel bi kaynak oldu benim için.

    YanıtlaSil
  7. acaba karşı takımın dediklerini yazabilir misiniz?:)

    YanıtlaSil
  8. çok teşekkürler

    YanıtlaSil