Twitter'dan Sorun

Aytuğ Akdoğan Kandırmacası

Gündemden Silinmeye Yüz Tutmuş Bir İsim


Aytuğ Akdoğan. Zamanında çok fena hayranıydım bu yazarın. "Yazar mı dedim? Alışkanlık işte" (uludağsözlük). O bir çocuk. Yani en azından Türkiye'deki yaş ortalamasına göre öyle. Bir adet kitap yayınladı. Henüz 17 yaşındaydı, 18'ine yakın zamanda bastı.

Bu yaşta nasıl yapabiliyor diyordum. Kolay değil, hayır kesinlikle değil. Ama inandığım ve sevdiğim şeylerin araştırmasını da yapmayı severim. İşte buraya kadardı benim bu çocuğa karşı hayranlığım...

14'ünden itibaren yazmaya başlamış biri. Bir blog sayfasının yazarlığıyla. (aytugakdogan.blogspot.com) yazıları fena değil. Ama üslup, konu içeriği ve kendini muhteşem görme arzusu bütün yazdıklarını silmiş, üstüne nefret duygusunu oluşturmuştu. Sadece bende değil bu öfke falan. Sözlüklerde de var. Forumlarda da. Sözlük demişken, uludağ, itü, ekşi, fü sözlüklerin hepsi bu kişiden bahseder. Ama hepsi aynı zamanda "sözlüğümüzde de yazmaktadır" cümlesini atlamamayı da ihmal etmezler.

Tipe öl! Bir de taç takmış.
Sağda solda çok fazla övgü yazısı buldum zamanında. "Değer aga, bu çocuk değerli yani" dedim. Öğrendim ki sözlüklerin her birine rüşvet teklif etmiş, sahte profil açıp yazarlık yapmış ve kendi için "çok iyi çocuk" tarzı yorumlar yazmış. Facebook Hayran Sayfası açtırmış ve ayda bir birkaç resim koydurtmayı unutmamış, üstüne bir de bilgiler kısmına "Fotoğrafları kendisinden izin alınarak facebook profilinden alınmıştır" yazdırmış bu.

Anlatacak o kadar çok şeyim var ki bu çocuk hakkında, her birine değinip geçeceğim. Araştırma yaparken başlarda inanmamıştım. Hatta Google'a ismini girdiğimde 4. sırada olan bir başlık vardı A.A. Kandırmacası diye. Okuduğumda çok mantıklı gelmeyen ama inandırıcı bir başlıktı. Şimdi yok bu site. Ama şöyle yazıyordu: "Ailem kavga ettiğinde odama çekilip bunları kaleme alıyordum, kitabımda bu tür şeylerin olduğundan haberi olmayan annem 'oğlum kitap çıkardı' diye komşulara götürdüğünde, 'eyvah rezil olduk!' diye tepki göstermişti" diyor Aytuğumuz. Dışarıdan bakıldığında iyi aile tablosu. Fakat bu çocuğun yazdıkları annesiyle babası kavga ettiğinde odasına çekilip yazmadığını gösteriyor.

Birazdan neler yazdığına gelicem. Türkiye'nin En Genç Yazarı 17 yaşındaki Aytuğ Akdoğan tam bir sahtekâr. Bununla alakalı bir sözlükte şöyle yorum yapılmıştı. "Bence bu haliyle hayranı olunur: 'Helal olsun bu yaşta neler yapmış ...' demek lazım"

Yaptıkları: uludağ, ekşi ve incisözlüklere rüşvet teklif etti. Çeşitli yerlerde sahte yazarlık yapıp kendini övdü (misal r10.net). Hayran sayfasını kurdurup (hatta belki de kurup) kendisinin sonradan haberi olmuş gibi yaptı. Vikipedi'de kendi başlığını açtı. Blog sayfalarıyla anlaşıp kendisi hakkında yazı yazdırdı. Yazılarıyla değil daha çok resimleriyle ön plana çıkmayı tercih etti. Sürekli yalan söyledi. Olmadığı şeyleri olduğunu iddia edip "fotoğraf sanatçısı, model ve oyuncu"yum dedi. Kendini Seo'cu diye tanıtarak onlarca kişiyi kandırıp kayıplara karıştı.

Gelelim anlattığı şeylere. Hayranı olduğum zamanlar 2-3 gazete ve siteye röportaj verebilmeyi adını duyurabilmeyi, sadece kendinin yaptığı reklamlarla başardı. Hatta CNN'e 7 dakikalık söyleşi yapmayı da.  O sıralar röportajlarını baştan sona okudum. Ama o zamanlar bile kıllandım. Niye mi? Çünkü çocuk çok artist. Akşam'a verdiği röportajında başlığa şunları yazdırmıştı: Aşk ve din felsefesi yazmam normal. Bu genç ne kadar normal. 17 yaşındaki kerata, açıklamasını şöyle yapıyor: "Bu yaşta bu kadar çok şeyi nasıl yazdığımı merak ediyorlar en çok. Dört tane sevgilim oldu, İncil'i ve Kuran'ı okudum, hem aşk hem de din felsefesi alanında fikrimin olması anormal bir durum değil yani. Bana küçümser şekilde gülümseyenlere önce kitabımı okuyun diyorum"

Bu açıklamayı "Boyundan büyük bir işe kalkışmışsın' diyen oluyor mu?" sorusuna karşılık yaptı. Şu artistliğe, havaya bak. Bir arkadaşım Sagopa'ya laf yetiştirmeye çalışan yeniyetmeye "Ulan sen kimsin!" diye bir başlık yapmıştı. Aynısını şimdi ben yapmak istiyorum. "Her yazar gibi tanışmak isteyenler oluyor" falan diyor. "Bana küçümser bakana kitabım diyorum". Kuran'ı ve İncil'i okumuş, “Tanrı'yı iyi bilirim ve hakkında da yazarım, ne var ki” diyor. Saçmalığa bakar mısın sen? 4 kızla çıkıp aşk nedir bilirim diyor, o rekoru 10 katı kırmış arkadaşlarım var, gıkları çıkmıyor. Röportaj için adres de bu: http://www.aksam.com.tr/2010/02/13/haber/cumartesi/619/ask_ve_din_felsefesi_yazmam_normal.html

"Karşı tarafı tanıma" taktiği nedeniyle çıkardığı Ben Hep 17 Yaşındayım kitabını aldım. Ama  nerden bilebilirdim ki blogunda yazdığı yazıların aynısını kitabında yayınlayacağını? Ne anlamı kaldı kardeşim? Bir de demez mi “blogumda yazılanların yüzde 30’u var sadece kitapta” diye. Sen nasıl bir yalancısın? Sırf insanlar kitapta başka şeyleri bulacaklarını düşünerek alabilirler diye böyle bir işe kalkışılır mı? Şüphesiz senin aklın bayağı yerinde. Böyle oyunları alanında uzman zor düşünür be. 19 yaşına geldiğinde başka bir kitap çıkaracağını söyleyen Aytuğ hala blogunda yazmaya devam ediyor. Eee sen yine aynısını yapacaksın. Hayır her şeyi geçtim kitap ismine değinmek istiyorum. Ben Hep 17 Yaşındayım, 80 devriminde hiç suçu olmadığı halde idam edilen darbe kurbanı bir gence ithafen yazılmış bir şiirin ismi. Aytuğ ise aynen şu şekilde nitelendiriyor: “80 devriminde hiç suçu olmadığı halde idam edilen darbe kurbanı Erdal Eren'e ithafen yazdığım yazının ismi. Onun yaşayamadıklarını yaşayarak yazıyorum.” Sahtekarlığın daniskası.

Hazır sahtekârlık demişken, ünlü ve beğenilen insanların taklit edildiğini biliriz. Herhangi bir sosyal paylaşım sitesinde sahte profiller yapılarak, kendisini oynayan kişiler vardır. Bu onun çok iyi işler (!) yaptığını gösterir... İşte Aytuğ'umuz da düşünmüş düşünmüş başka ne yapabilirim diye. 5 adet profil bastırmış Face'e. Diğer sosyal siteleri bilemem.

Sözlük maceraları muhteşem bu arkadaşın. Rüşvet verme isteği, uludağsözlük yöneticileri tarafından tasdiklendi. Ancak yine de uludağ'da onu öven birkaç yazar var, aynen itü'de olduğu gibi. Zaten Bilgiagi.net'te yaptığı röportajında da sevdiği siteler istendiğinde sadece sözlüğe odaklanan ve sadece iki tane sözlük ismi veren birinin sözlerine ne kadar inanılır bilmiyorum. Sözlüklerde Türkan Saylan'ın torunu olduğu iddia ediliyor. Bilmem ne kadar doğru ama haklı olmaları mantıklı.

Kendini aşırı üstün görüyor bu arkadaş. Arkadaş? Lafın gelişi. Artistin teki: Hareketlerinden hoşlanılmayan biri için söylenen halk deyimi. Kitabının arka kapağındaki yazıdan alıntı: "İstediğiniz ya da beklediğiniz şeyleri yazıp yazmadığımdan emin değilim, tek bildiğim içimden geldiği gibi yazdığım. Bence olması gereken de bu olduğu için seveceksiniz yazdığım bu kitabı. Beğenmediyseniz baştan okumalısınız, gene beğenmeyecek olursanız, başaramamışımdır". İddiası çok büyük. 17 yaşında ya, blog yazıları var ya, biraz ilgi gördü ya, kendinin reklamını yaparak, kendini yaladı ya, Facebook'ta onun sahtekarlıklarını bilmedikleri için sayfasına üye olan 5500 kişi var ya, 4 sevgilisi olduğu halde aşkı tanıdı ve din kitapları okuyarak Tanrı'yı anlattı ya, beyefendi tam bir dahi oldu. O yüzden diyor ki; "Beğenmediysen bi daha oku. Bak yanlış yapıyosun. Böyle bir bünye. Hala anlamadıysan salak diycem, hayranlardan tepki görürüm, o yüzden ben yanlış yapmış olabilirim yani. O çok küçük bir ihtimal ama olabilir"

Kitabın arka kapağı demişken http://www.itusozluk.com/goster.php/aytu%F0+akdo%F0an adresinin 3. maddesini okumanızı tavsiye ederim. Hala gülüyorum buradaki yazarın yorumuna :))

İşte en sevdiğim sözlük yorumları...

Ve sözlüklerden çok beğendiğim bazı alıntılar...
• bir webmaster forumunda 13 yaşında seocuyum diye dolanıp 100 lercesini dolandıran çocuk
• facebook'taki en son tatil fotolarını görünce dayanamayıp arkadaşlığıma son verdiğim kişi. sigara migara tamam da bebe'nin triplerini izlemek gereksiz
• kendisine dair övgü dolu sözler sarfeden facebook kullanıcılarının % 90'ı fake, sözlük kullanıcılarında bu rakam maalesef henüz % 70'lerde seyreyliyor... ha gayret delüganlı
• aktinde r10.net sitesinde dolandırmadığı kullanıcı kalmamıştır. ayriyetten bu adam ağzına geleni saymıyan da kalmamıştır.
• dünün dolandırıcısı bugünün edebiyatçısı oldu.
• kendisi bi o kadar havalı, kibirli ve her b.ku biliyorum havalarındadır

Resimleriyle ön plana çıkıyor. Yazıları ve resimleri. 51 adet sayfasında fotoğraf var, yarısı kadar blogunda, 2 katı kadar da tüm blogların ve forumların toplamında var.

Ajda Pekkan'ın falan hayranı olduğunu söylüyor. Bu yorumdan anlamam gereken şunlardır:
1) Ajda Pekkan gibi büyük birinin ilgisini çekersem, belki beni afişe edebilir.
2) Ajda Pekkan'ı dinliyorum dersem, insanlar bana daha ılımlı bakacaklardır. Yorumları şöyle olur: Vaay, zamane gençleri dinler miydi? Her açıdan karlıyım. Her açıdan, yaşasın!
3) Ajda Pekkan'ın hayranları benimle ilgilenebilir.
4) Ajda Pekkan'ı dinleyen genç çocuk diye haber bile olabilirim.

Aytuğ Akdoğan çok terbiyesiz bir çocuktur. Yaşına rağmen; içkisi, sapıklığı, azgınlığı, karşı cinse olan düşkünlüğü, dilinin bozukluğu, ahlaksızlığı, kibri, toplumdan arınmış kişiliği onu yerin dibine batırmıştır. Sen daha gençsin be arkadaşım. Akıl yaşta-başta diyaloğuna hiç dalmayalım da zaten savunma için, gereksiz. Çünkü bir ahlak vardır, insanın bi standartı vardır, kendisinin ne olduğunu bildiğinbir seviyesi vardır. Sen, tabuları mı yıkıcan yoksa, kendinden tiksindirecen karar verememişsin. Bu ne düşüklüktür ya. Ne iğrenç (!) bir insansın, kişiliksiz! Hakaret davası açsa bile benim kazanacağım bir durumdasın...

Aytuğ Akdoğan'la konuştum. Ve kesinlikle yalan söylemiyorum. Her şeye el basar, birileri üzerine yemin bile edebilirim. Ama bunu şanslı kişilerdenim diye demiyorum. Çünkü birazdan diyaloglardan bahsedeceğim. Değeri yüksek o konuşmaların. Şimdi bu kendini yazar sana üslupsuz, adapsız ve 17 yaşına olmasına rağmen her pisliği yapan genç ünlü oldu ya, ünlü olanlardan da hayranlarıyla konuşmaz ya, bu tam tersini yapıyormuş. Ama herkesle değilmiş safsataları falan filan. Msn adresini hiç çekinmeden veren biri kendileri. Ben de bundan nasiplendim tabi. Arkadaşla bi muhabbet başlattım. İşte ben senin yazıları beğendim falan diye. Sanki severek okuyan biriymişim gibi davrandım. Alışık o bunlara :) Sonra dedim senden şikayetçiyim. Bu dakikadan sonra Aytuğ'u köşeye kıstırdım, çünkü arkadaş onunla ne konuştuğumun fotoğraflarını internete yayabileceğim konusunda emin. O yüzden benimle temkinli konuşuyor ki zaten farkındayım bana siz diye hitap etmesinden. Çünkü yaşıt olduğumuzu da söyledim ona. Nerde kaldık, şikayetçilikte. Nedir dedi isteğiniz? Bak dedim. Kalemin muhteşem ama seni beğenmiyorum, özellikle kendini bilmişliğin seni bitiyor. İncil ve Kuran'ı okuyup din alanında uzmanlaştığını düşünmen ve bununla ilgili yazılar yazma ihtiyacın beni delirtiyor dedim. Kalıbımı basarım bunları yazdım ona. O da bana benden isteğiniz nedir dedi. Konuşmak dedim, gel tartışalım. Beni en çok takıldığı mekana davet etti, gel kahvemi iç falan. Taksimde bir bar. Mekan da ona aitmiş gibi, benim alana malana... İyiden iyiye nefret ettim bundan. Böyle bir görüşme yapmak için hayran sayfasına iyi birisin ama sahtekarlığın bu özelliğini geçiyor dedim, öyle davet etti. Aynı zamanda arkadaşlarından çıkardı. Bu msn görüşmesinin ardından, "Bana arkadaşlık ilet, fotoğraflarına bakıp, senin tanıyayım" dedi. İyi diyip geçtim.

Bir daha da şükür görüşmek nasip olmadı. Ama fırsatımız olsa niye açarım böyle bir sürü konu ona. Bu tartışmacı, sert üslup ve birilerine yargılayıp ne olduğunu söyleme arzusu genetik. Babamdan kaptığıma eminim.

Gelelim yukarıdaki resme. Oradan okunmuyor olabilir, şöyle yazıyor: Burada yazan her şey gerçek dışı, taraflı ve abartılı yazılmıştır. Bunu yazan kim bilmiyorum ama benim gibi düşünen biriymiş. Aytuğ, Vikipedi'de kendi başlığını açtığında, kendisi hakkında uzuuun bir yazı bulunuyordu. Kısmen okudum. Ancak Vikipedi'ye üye biri olarak bize her gün damga gibi vurulan şey, Vikipedi'nin asla taraflı yazıyı kabul etmeyeceğiydi. Kesinlikle taraflı ve abartılı bir yazı vardı orada. Bu resmi çektiğim zaman uzun bir yazı bulunuyordu orada. Şimdi tekrar bakınca :)) (Hala çok gülüyorum) şöyle bir şeyle karşılaştım:  http://img197.imageshack.us/img197/1160/aytuakdoan2.png

Eğer yanlış saymadıysam üç kez "Burada yazan her şey gerçek dışı, taraflı ve abartılı yazılmıştır" yazısının silinip tekrar konulduğunu gördüm. En sonunda duruma müdahale eden Vikipedi ekibi de buna böyle bir çözüm getirme gereği duymuş. Kayda değer olmayan bilgi olarak geçmiş ismi.

Ama bu hiçbir şey! (: Şimdi ise Vikipedi’de artık onun ismini bulamıyorsunuz. Çünkü silinmiş. Peki hangi gerekçelerle silindi? Neler geçirdi, silinme aşamaları neler? Hepsini biliyoruz. Nasıl mı?  http://img265.imageshack.us/img265/2491/siliniyor.png adresinden resme bakabilirsiniz.  http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Aytu%C4%9F_Akdo%C4%9Fan&action=edit&redlink=1 adresinden bu duruma bizzat şahit de olabilirsiniz.

Özet geçelim: 28 Temmuz 2010’da 6. madde gerekçesiyle ve “Kayda değer olmayan kişi, grup veya sayfa” ibaresiyle silinen sayfa, yine BİRİLERİ tarafından tekrar açılmış. Ancak 9 Ocak 2011’de SAS kararı adı verilen “Sayfayı silme öncesi tartışarak ortak kanıya ulaşma”nın aldığı karara göre “Silinmeye aday sayfalar/Aytuğ Akdoğan” olarak tekrar silinmiş. Ama bu da hiçbir şey. Sayfa yine silinmiş. Nereden mi biliyorum? “Genel 4 - Daha önce silinmiş içerik” olarak bilinen uygulamada bir sayfadaki, büyük ölçüde benzerlik taşıyan herhangi bir isimdeki sayfa ve içerikleri, SAS kararı örnek alınarak silinir. Yani benzer sayfa (kanaatimce birebir benzerlikte) açılmış ancak “Genel 4” kararı ile silinmiş.

SAS’ın karara, tartışmalar sonucu nasıl ulaştığını merak ediyorsanız ziyaret edebilirsiniz: http://tr.wikipedia.org/wiki/Vikipedi:Silinmeye_aday_sayfalar/Aytu%C4%9F_Akdo%C4%9Fan
-------------
Bu yazıyı da sadece kendini sorumlu hissederek yazdım...
by huzeyfe

37 yorum:

  1. İnanmıyorum bu yazıyı herkes okumalı

    YanıtlaSil
  2. r10.nette tam olarak ne oldu biraz ayrıntılı olarak anlatır mısın ?

    YanıtlaSil
  3. Onun yerine referans göstereyim. Bu adresten bakabilirsin:

    http://ihlsozluk.com/nedir.php?q=aytu%C4%9F%20akdo%C4%9Fan

    YanıtlaSil
  4. Aytuğ bu yazıyı biliyor mu ?

    YanıtlaSil
  5. Bilmesini isterim. Bilse herhalde bana kontra atak yapardı zaten.

    YanıtlaSil
  6. Merhaba, ben Aytuğ Akdoğan.
    Bu yazıda hakkımda yapılan bütün suçlamalar doğrudur.
    Özellikle çok terbiyesiz olduğum, içkimin, sapıklığımın, azgınlığımın, karşı cinse olan düşkünlüğüm (ki bu çok acayip bir şey) ve dilimin bozukluğu, ahlaksız oluşum, kibrim, toplumdan arınmış kişiliğim (ki herhalde en fenası da bu) hepsi doğrudur.
    Eyvallah... :)

    YanıtlaSil
  7. hehe aytuğ denilen şahıs bu yazıdan sonra çok rahatsız olmuş olmalı. yorumu öyle söylemese de :)

    YanıtlaSil
  8. ben sıkı bir aytuğ hayranıyım, hayranıydım. başlığını google'da aytuğ akdoğan diye araştırınca gördüm ve tepkim ne saçmalıyo bunu yazan oldu. ama okuduktan sonra hakkını yediğimi farketttim. aytuğ çok güzel yazan biri ama seninde dediğin gibi bazı iğrenç özellikleri onun önünü kesmiş bile

    YanıtlaSil
  9. Aytuğun karakterinin bozukluğunu geçmişinden tanıyalım;

    http://www.r10.net/sozluk/466068-aytug-aydogan.html

    "Kitap çıkararak yazar olmuş, CnnTürk programına genç yazar olarak konuk olmuş ve ünlenmeye başlamış şahsiyet. Ama eskiden web dünyasında estirdiği fırtınalar ile dolandırıcı konumuna düşen, geçmişi karanlık geleceği belirsiz (zeki) çocuk"

    YanıtlaSil
  10. Yeni kitabının kapağını gördün mü :D

    YanıtlaSil
  11. ya keşke zamanını onu bunu karalamak için harcamasan da sen de birşeyler üretsen.Ciddi mesai harcamışın çünkü,bu kadar araştırmayı yaptıracak kıskançlık,nefret çok farklı olmalı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şöyle bir yargı vardır, yalnış bilindiği üzere. Hatta öyle yalnış ki, yazılımında bile hata vardır 'yanlış'ın.

      Birini eleştirirsen yerersen, onu kıskanıyorsundur, çekemiyorsundur. Sana bu muameleyi yaparlar. Madem eleştirene kıskanç diyoruz, o halde bunu savunanlara da zamanında kuyruk acısı çekmiş deriz. Nasıl mı?

      İddianın doğru olduğunu farz ederek konuşursak ben Aytuğ'u kıskanıyorum, onun geldiği yere gelemediğim için de ona sövüyorum. Peki ya savunanlar? Savunanların ne çıkarı var? Tanımadığı, sadece yazılarını beğendiği için birisini niye durduk yere savunur?

      Şuna çok kez şahit oldum: Zamanında çevresi kişiye aklına göre değil de yaşına göre muamele ettiği için bundan çok sıkılmış, Aytuğ da genç yaşında olmasına rağmen yazdığı için bu konuda eleştiri alıyor; bu arkadaş da kalkıp Aytuğ'u savunuyor. Bu kadar açık. "Ben yaşadım ama Aytuğ'a yaşatamam" mantığı devreye giriyor. Bunun adını "Kuyruk Acısı" koydum. Çeşitli rivayetler ileri sürülebilir.

      Yani demem odur ki, bana şu yazıyı yazdığım için gelen küfürlü küfürsüz her türlü mesaj için ben göz ucuyla süzüp bırakıyorum. Değerleri bu kadardır benim nezdimde.

      Her şey bir yana şu son yorumu okuduktan hemen sonra gülmekten kendimi alamadım. Zira; "zamanını onu bunu karalamak için harcamasan da sen de birşeyler üretsen" cümlesi boş yere kurulmuş bir cümledir. Gereksizdir. "Sen hiç mi bakmıyorsun sağına soluna?" diye sorarlar insana. "Bu blogu açtın, bu yazıyı gördün de kalan 30'u aşkın yazıyla karşılaşmadın mı?" diye de eklerler. Ben buna zaman ayırıyorum da bir şeyler üretmiyor muyum? Yazık yahu. Ve komik.

      Sil
  12. aytuğ, koca yazıdan cinsellik şu bu ibaresini seçmişsin ama başka ithamlarda var yazıda, onlarda doğru mu? neyse twitter takipçiliğinden vazgeçiyorum, iyi ki kitabını almamışım.. herkese selamlar.

    YanıtlaSil
  13. kim ne derse desin Ayuğ Akdoğan gibi olmayanların Her zaman ki gibi bak bu adam bunu yapmış nası açığını bulsamda şunu rezil etsem çabası artık herkez uyandı aynı Aytuğ nun dediği gibi bırakında millet işini yapsın....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O değil de; bana destek çıkanlarla değil, köstek olanlarla birlikte doğru yolda olduğumu anlıyorum. Teşekkürler.

      Sil
    2. Olum bonzai mi iciyosunuz herifin uslubunu begenmiyosan okuma. Ben okudum gayet de begendim kitabini,kitabi begendikden sonra banane yazarin kisiliginden bos yapmayin. Emek karalamak her zaman

      Sil
    3. Olum bonzai mi iciyosunuz herifin uslubunu begenmiyosan okuma. Ben okudum gayet de begendim kitabini,kitabi begendikden sonra banane yazarin kisiliginden bos yapmayin. Emek karalamak her zaman

      Sil
  14. Bu yazıyı yazdığın iyi oldu Huzeyfe kendi adıma teşekkür ederim;)

    YanıtlaSil
  15. Adamın karakterinden size ne ?
    Yazdiklarının hayranıyım kişiliği umrumda bile degil!
    Sizden dah iyisini görelim belki sizin hayraniniz olurum ?

    YanıtlaSil
  16. “Kötü sanatçılar kopyalar, iyi sanatçılar çalar” şeklinde bir sözü var Picasso'nun (“Kötü ressamlar taklit eder, iyi ressamlar çalar.” olarak da bilinir)

    Bu tabirle bakarsak Aytuğ iyi sanatçıdır. Çok iyi sanatçıdır. Mükemmel sanatçıdır. Vesselam.

    YanıtlaSil
  17. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  18. Hayatımda okuduğum en iddialarının altı doldurulmamış yazı. Tamamen kıskançlık ürünü. Çekememezlik ve tatminsizlik silsilesi. Çaresizlik gözyaşları. Görmemişlik, zavallılılık ve içe kaçmış bir hıçkırık. Dilerim toprağın altındayken keşkelerin bol olmaz. Allah sana ve yakınlarına kolaylık versin. Yolun açık olsun.

    YanıtlaSil
  19. Aytug'un cevabı yukarda görmedin herhalde:)

    YanıtlaSil
  20. I

    Konu ne zaman açılmış, kapanmış mı ya da halen kapanmamış mı bilmiyorum. Ama görmüşken ben de bir şeyler söyleyeyim dedim. Zira ara sıra Aytuğ efendinin buralara göz gezdirdiğinden eminim.

    Yaşım pek fazla değil, kimilerine göre çok iyi kimilerine göre sınırlarda bir hayat sürüyorum. Kendime göre ise ne zaman ne olacağı belli olmayan bir hayatım var, oysa gün geçtikçe hiçbir şey değişmiyor da belki de ben kendimi kandırıyorum, bilemiyorum. Zaten kendimden bahsetmeye de gelmedim buraya ancak az çok fikir edinin istiyorum aşağıdaki cümleleri kuracak insan hakkında.

    Bir blogum vardı, hiçkimsenin hiçbir zaman okumasını istemediğim. Hatta beğeni aldıkça midem bulanırdı. Çünkü birkaç insan dışında beğenenler hiçbir zaman yazdıklarımı anlamayanlardı ve ben de o birkaç insan için orada yazmaya devam ettim. Dikkat edin "orada" diyorum, zira yazmaya kendi içimde de devam ederdim/ediyorum. Çünkü yazılanlar, edilen kelamlar birisi okusun diye yazılmaz/söylenmez. En başta kendinize hakarettir bu.

    O günlerde Aytuğ Akdoğan'ı gördüm, yazdıkları bir kenara sürdüğü yaşam benim gibi birisi için düşlenebilecek bir hayattı. Yazdıklarıyla hayatını sürdürüyor ve kimseye bağlı olmadan/hesap vermeden yaşıyordu. Benim için hayalden de öteydi zira ben yazdıklarımı anlamayan birinin okumasına katlanamazdım, dayanamazdım buna.

    Şimdi Aytuğ Akdoğan'ın hayran kitlesine bakıyorum da neye dayandığını görüp üzülüyorum ona, yazık. Sigara tutmayı dahi bilmeyen, sözde hüzünlü kadınların ellerinde tuttukları kitabını gördükçe ne hissediyordur acaba ya da sadece kadınlar diye kitabı elinde tutan hoşuna mı gidiyordur, merak konusu.

    Söyleyeceğim sadece artık düştüğü durum karşısında benim sadece kahkaha attığım ve genç tabir edilen insanlara üzüldüğüm. "Kitap okuyorum" deyip Aytuğ Akdoğan okumak - ki bahsettiğimiz yazar(?) kitabını ojeli kadınların tutmasından "zevk alan", yazdıklarını ve kendini bu denli küçük düşürmekten hoşlanan ve en sonunda benim midemi bulandıran olayı - kendisi adına açılan Tumblr hesabında - (onu kim açtı Aytuğ? (:) göğüslerine "Aytuğ" yazıp fotoğrafını çekip siteye yükleyen bir kadın(?)dan yine aynı zevki alan adam, bu bahsettiğimiz yazar(?).

    Kısacası hiç ama hiçkimse senin cinsel hayatını, kadınlar ya da içkiye olan "göstermelik" düşkünlüğünü sorgulamıyor ve eleştirmiyor. İnsanların ya da en azından benim derdim bu olayların hepsine "edebiyat" ya da "sanat" kılıfı uydurman oysa edebiyatın e'sinden dahi haberin yok. Sanırım özendiğin adam Bukowski (şu anda Henry'ye bile bu cümleyle hakaret ediyorum, beni affetsin) ve ben kalıbımı basarım ki şimdi söyle desem bana Bukowski'nin tek öyküsünü anlatamazsın. İyi bir yazar olmak en başta iyi bir okuyucu olmayı gerektirir ve sen iyi bir okuyucu olmayı bırak, adım gibi eminim, bir okuyucu dahi değilsin.

    "Sanat acıdan doğar" diye bir söylem vardır ve yine aynı şekilde Hemingway, Fitzgerald'a (ya ben bu isimeleri sayıyorum da tanıyorsun/uz değil mi? :)) "ciddi anlamda yazabilmek için canının cehennem gibi yanması lazım" demiştir ve ben eminim Aytuğ bırak canının yanmasını, gerçek anlamda acı dahi çekmemiştir.

    Ve son olarak diyeceğim buraya gelip de sana yapılan eleştirilere "evet hepsi doğrudur, pisliğin tekiyim" demek yerine "adam" gibi açıklama yapmamak ancak senin yolundur. Buraya bunları yazan kadın ya da adam, kadınlar ya da içkiye düşkünlüğünden önce kendini pazarlaman için yaptığın türlü oyunlardan bahsetmiş ancak sen onları görmezden gelip ((:) yine ilgi çekeceğin yolda cevap vermişsin, güzel. Hayal dünyanda edebiyat yapmaya devam etmelisin çünkü genç kızlardan oluşan ve edebiyat hakkında tek şey bilmeyen hayranların seni sevmeye ve peşinden gelmeye devam edecekler. Tek istediğim/iz edebiyatı daha az bulaştır kirli oyunlarına çünkü kalem-kağıt yakışmıyor eline ve seninki dışında hiçbir kitap yakışmıyor çok makyajlı sözde hüzünlü kadınların ellerine.

    YanıtlaSil
  21. II

    Son olarak yazan kişiyi savunmak değil niyetim, yalnızca ortada bir tartışma varken katılmak istedim ancak demeden geçemeyeceğim. Yazan kişi en başta geçmişte hayranı olduğu bir kişiye yazdığını söylemişken - ki belli o da hayal kırıklığına uğramış - buraya gelip "kıskançççsıınnn, aytuğ'a laf etme ühühühü" diye ağlamak komik oluyor, bilesiniz. (:

    Haydi "eyvallah".

    YanıtlaSil
  22. Adsız yorumunu çok beğendim.Blogunu merak ettim ama link istesem göndermezsin...Neyse edebiyat zaten biraz da gizlenmesi gereken bir şeydir.Şunu diyebilirim ki uzun zamandır Aytug'u takip ediyorum.İlk başta ben de-maalesef-bu yazının bir kıskançlık ürünü olduğunu sanıyordum.Ama zamanla zaten anlıyorsun neyin ne olduğunu.Ayrıca gerçekleri burada paylaşmanız hala yanılgı içinde olan insanlar için iyi bir şey.

    YanıtlaSil
  23. bence daha sakin olmalısın. o, senden daha iyi değil. hiç kimse kimseden daha iyi olamaz. sorun ettiğinin bu olmadığını düşünüyorsun. biliyorum. iyi düşün. asıl sorun ne, senin içindeki.... unutma ki, karanlığı ancak; kendi içinde aydınlatabilir insan sonsuza dek. aksi durum karanlığın hakimiyetidir. bir başkasının karanlığına gölge düşürmekse gereksizdir bu nedenle. çünkü gölge, ancak dışa dönüklüğün simgesi olabilir. içeride kal Huzeyfe.

    YanıtlaSil
  24. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  25. Kıskançlık yada herhangi bir şey. Sadece yapamadığınız yada yapamayacaklarınız üzerine başkaların önüne geçipte gölge yapmayın.

    YanıtlaSil
  26. Neden her eleştiri bir kıskançlık olarak görülür ki. Siz hiçmi eleştirmiyorsunuz. yYada kötü dediğiniz her insanı kıskanıyor musunuz. Buda Huzeyfenin dediği gibi kuyruk acısı gibi birşey oluyor sanırım.

    YanıtlaSil
  27. Aytuğ Akdoğan'ın sahip olduğu şöhreti ve övgüyü hak etmediğini düşünmen üzerine bu yazıyı yazdığını farz ederek yorumluyorum.Öncelikle bu kadar uzun ve tepkili bir yazı yazmandan bu çocuğun sahip olduklarını gözünde fazla büyüttüğün anlamını çıkardım.Zira sahip oldukları ergen bir hayran kitlesi ve bir miktar paradan fazlası değil.O parayı da söz ettiğin reklam kampanyaları uğruna tüketmiş olabilir.Bunun yanında unuttuğun bir gerçek de var ki insanlar merak uyandırıcı ve ilgi çekici olduğu sürece kandırılmayı severler.Sihirbazlığın ahlaki açıdan meşru kabul edilerek bir meslek sayılması buna çok güzel bir kanıttır. Aytuğ Akdoğan'ın yazılarını okumadım. Çalışmalarının edebi değeri hakkında bir fikrim yok. Ancak kamuoyunda uyandırmaya çalıştığı imajı incelediğimde hareketlerinin tek bir amaca hizmet ettiğini görüyorum: yetişkinler dünyasında yer almak. Eğer yetişkinlerden övgü ve takdir almayı başarabilirse şu anda sahip olmadığı, ve kalıcılıkta çok büyük önem taşıyan bir niteliğe sahip olacak,o da saygınlık.
    Şimdi asıl merak ettiğim konuya gelelim, bu yazıyı ne amaçla yazdın? İçini dökmek için mi yoksa diğer insanların da senin gibi düşünmesini ve Aytuğ'un çalışmalarına itibar etmemelerini sağlamak için mi? Eğer ikincisiyse çok yanlış yoldasın. Bu masumane ve çocukça hareketin yalnızca eleştirdiğin kişinin reklamını yapmaya ve onun hakkında merak uyandırmaya yaramış. Onun gerçekten değersiz olduğunu düşünüyorsan başka yollar denemelisin.Bu şekilde daha çok tanınmasını sağlamakla kalmayıp bir de antipati toplamışsın.Sana yazık. Öte yandan Aytuğ hakkında vurguladığın kötü alışkanlıklar yetişkin dünyasının baskın ögelerinden. Belki de kendisi, yetişkinliğe özenip sigaraya başlayan çocuklardandı. Her şeye rağmen temiz aile çocuğu olarak yaşayan veya ölen kaç tane büyük sanatçı tanıyorsun ? Bunların hepsi üzerinde düşünülerek yaratılan bir imajın parçaları ,görmüyor musun? Aytuğ bu kadar cin fikirli olmayabilir, eğer ona yardım eden ve yönlendiren insanlar olmasa buralara kadar gelemezdi diye düşünüyorum. Bana öyle geliyor ki tek başına olsa yukarıda verdiğin örnekler gibi ünlü olma çabalarında çuvallayıp kendi kendini yok ederdi. Arkasındaki insanların desteğini de unutmayalım. Ancak ne kadar destek alırsa alsın , ne kadar ünlü olursa olsun içi boş yazılarla dünyada yer almaya çalışan birey mutlaka unutulmaya mahkumdur takma kafana bu kadar. Yazılı belgeler ile sonsuza kadar illüzyon yaratılamaz. İnsanlar aptal olmadığı için değersiz bir yazıyı önünde sonunda anlar ve itibar etmeyi bırakırlar. Fakat medya vs. yardımıyla yaratılan illüzyonun süresi uzatılabilir. Bunları yazdım çünkü Aytuğ'un ekmeğine yağ sürmüşsün ve farkında değilsin. Bunun farkına varırsan belki kendini ifade etmek için daha etkili bir yöntem denersin. Sürekli hakaret edip aşağılayıcı ifadeler kullanarak insanların fikirlerini değiştiremezsin. Fikrinin doğru ve sebeplerinin haklı olduğunu kabul ederek seni destekliyorum çünkü uğraşısı ne olursa olsun üç kağıtçı insanların yükselmesine tahammülüm yoktur. Bugün bu yorumu yazmak için vakit ayırdım çünkü yazmayı seviyorum. İnsan ilişkilerini incelemeyi ve birbirleriyle etkileşimlerini gözlemlemeyi de seviyorum. 19 yaşındayım ve benim de kendimce ortaya çıkardığım çalışmalar var.Yalnız Aytuğ gibi kendimi kanıtlamakla vakit harcamak yerine bu sürede sevdiğim işle ugraşıyorum. Ün ve şöhret gibi hırslarım yok. Bana göre yeraltı edebiyatının "yeraltı" olmasının sebebi de budur. Kişi önemli birisi olduğunu ispat etmeye çalışmadan üretmeye odaklanır. Kanımca Aytuğ Akdoğan, bu görüşü benimsemediğinden kitaplarının yeraltı edebiyatı raflarında bulunmasından hoşnut değildir. Unutmadan şunu da ekleyeyim eğer Aytuğ diğer yorumcuların bahsettiği gibi yetenekli bir sanatçıysa ve kimsenin fikrini çalıp çırpmadan değerli eserler üretiyorsa çevirdiği minik oyunlara rağmen o eserlerin elime ulaşmasından mutlu olurum. Kimin gerçekte kim olduğunu zaman içinde göreceğiz. Herkesin hak ettiği yere ulaşması dileğiyle...İlhamın bol olsun.

    YanıtlaSil
  28. "sahip olduğu şöhreti ve övgüyü hak etmediği" buraya kadar okudum, bi de aradan 2-3 cümle okumuşumdur. Yahu bu yazıyı yazalı 3-4 yıl olmuş, o zamanlar Aytuğ bu kadar meşhur değildi, bi şeyler karalayan yeni yetme yazar çırağıydı. Şimdi kaç kitabı olduğunu bilmiyorum. Ha bu demek değil ki takdir ediyorum bu halini. Yapacak bi şey yok. Sadece o zamanla bu zamanı kıyaslamayın diyorum. Yorumunu vallahi okumadım, haberin olsun. Eskiden olsa çatır çatır okur, cevap verirdim de artık biz de yaşlandık. Kısaca; yazdım, geçti, gitti.

    YanıtlaSil
  29. Lan bu götveren dolandırıcının kraliydi r10.nette nicelerini dolandırdı. Hemde bunu bir sürü kimlikle yaptı. Adminlerinden biride bunu bildiği halde engel olmuyodu.

    YanıtlaSil
  30. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  31. aytuğ r10'a gelmesin yazık olur. davaları hala sürüyordur. babası ne iş yapıyordur?

    YanıtlaSil
  32. Aytuğ Akdoğan baba parası ile para karşılığı hacklink alan komik site yapıp karikatür paylaşıp adsense kasan, tanımayanlardan SEO uzmanı adı altında para toplayıp r10un tosuncugu olan bir dolandırıcıdır.

    YanıtlaSil