Twitter'dan Sorun

30 Haziran 2011 Perşembe

Ben Dünyanın En Kısa Boylu Adamıyım

“Hey dostum, sen benden daha mı uzun boylusun? Ya da ben çok mu kısayım? Sana karşı boyum belki devenin yanında karınca da kalıyordur ama seni, hiçbir vasfım dahi olmadan susturmaya gücüm var. Unutma ki; ben olmasaydım, sen kendini uzun boylu diye adlandıramayacaktın. Ne demek istemediğimi anlayamadın mı? O halde defalarca kez düşünmeye buyur…”

Kabının Şeklini Alan Su

İnsanlar başkalarının hayatlarına çok özenir. Kendi hayatlarına pek bakmazlar. Aynaya baktıklarında görmek istedikleri şey, özendiği kişiler olur ve o sırada aynayı kırarlar. Hâlbuki kendi hayatlarından kat kat taviz verdiklerinin farkında bile değillerdir.

Topluma ayak durmaya çalışan insanlar da vardır. Başkalarının istediği hayatları yaşamak için gereksiz yere gayret eden insanlar. Topluma ayak uydurmak isterken taviz veren insanlar. Sanki onlara “biz böyle istiyoruz” diyenler var da, insanlar o hayatı yaşıyor.

5 Haziran 2011 Pazar

The Shawshank Redemption (Dünyanın En İyi Filmi)

The Shawshank Redemption’ı izlediniz mi bilmiyorum. Ben izledikten sonra neden bu filme, Dünyanın en iyisi dediklerini çok iyi anlıyorum. Özellikle Morgan Freeman gibi bir ustayla sunulması daha ayrı bir hava katmış, Freeman’ın her cümlesinden çıkarılacak kitaplar olabileceğinden hiç bahsetmek dahi istemiyorum. Mesela Dostoyevski’den Suç ve Ceza, Freeman’ın filmdeki iki cümlesinden ibaret. Ama bundan da bahsetmeyeceğim :)

3 Haziran 2011 Cuma

Düşünme ve Hissetme Üzerine...

Geçen gün oturdum güneşin en tepede olduğu saatlerde, serin olmasını ümit ettiğim bir hayratın gölgesinde bir yere. Elime aldığım çok kaliteli bir çikolataydı, sanırım. Sanırım, çünkü kalitesini ölçemedim ama fiyatı normalin üzerinde.

İşin ilginç tarafı fiyatı yüksek olan ve kaliteli diye sunulan çikolatanın sadece pahalı kısmını hissetmiştim. Kalitesinden anladığım söylenemez. Çikolatayı ısırdım, bir yandan düşündüğüm için ne yediğimin neredeyse hiç farkında bile değildim. Çikolatayı bitirdiğimde ise, söyleyebileceğim; "bir şey yedim işte" olurdu. Ne tadından, ne kalitesinden, ne lezzetinden, ne de çikolata oluşundan bir şey anladım.