Twitter'dan Sorun

30 Haziran 2011 Perşembe

Kabının Şeklini Alan Su

İnsanlar başkalarının hayatlarına çok özenir. Kendi hayatlarına pek bakmazlar. Aynaya baktıklarında görmek istedikleri şey, özendiği kişiler olur ve o sırada aynayı kırarlar. Hâlbuki kendi hayatlarından kat kat taviz verdiklerinin farkında bile değillerdir.

Topluma ayak durmaya çalışan insanlar da vardır. Başkalarının istediği hayatları yaşamak için gereksiz yere gayret eden insanlar. Topluma ayak uydurmak isterken taviz veren insanlar. Sanki onlara “biz böyle istiyoruz” diyenler var da, insanlar o hayatı yaşıyor.

Çocuk su gibidir, gerçekten de. Girdiği kabın şeklini alır. Ama çocuk olmayanlar, genç veya delikanlı diye adlandırılmaya başlayan ve ölünceye kadar yaşayan hiç kimse su gibi olmamalıdır. Başka insanların hayatlarına ayak durmaktan vazgeçmeli, onların istediği şekilde yaşamaya son vermeliler.

Tamam, hiç kimse en rahat olduğu şekilde yani pijamalarını giyerek sokağa çıkmamalı ama bu demek değildir ki, insanların istekleri doğrultusunda yaşam sürmeliyiz.

Annem başörtüsünü takan bir kadın. Başında ayet taşıyor. Başkalarına göre hayatını yaşamak isteseydi, İslam’ın vazifesini yerine getirmemiş olacaktı. Babam ilginç bir adam. Hem klasik tarafları var, hem de farklı. Babam başkalarının hayatına ayak uydurmak zorunda kalsaydı, onu özel yapacak hiçbir şey olmazdı. Ben normal biriyim. İyi yanlarım da var, kötü yanlarım da (hangisinin ağır bastığını itiraf edemem). Ben diğer insanlara benzemeye çalışsaydım, başkalarının benden bir şey istiyormuşçasına hayatımda uğraş verseydim, diğerlerine göre yaşasaydım, BEN olmayacaktım.

İnsanı özel yapan, yine insanın kendidir. Tamam bu hepimiz tarafından doğru kabul edilebilecek bir şey, bunda hemfikiriz ama bu cümleyi açmak gerekirse; “insanı özel yapan, başkalarının yaptıklarına bakmak, sıradan insanlar gibi olmak, ayırt edilemeyecek özelliklere sahip olmayacak şekilde bir yaşam sürmek demek değildir” diyebiliriz. İnsanı özel yapan, O’dur. Kendisidir. Her ne yapacak olursa, her nasıl kendi isteğini uygulayacaksa, her ne giyecek, ne yiyecek, her nereye gidecekse ve her neyse işte insanı özel yapan odur.

Diğer insanların içinde farklı görünme adı altında yapılanlar; insanın, yapabileceklerini gizlemesi, kendisini kendi yapan tüm özellik ve güzellikleri ortadan kaldırması, kendi benliğini yitirmesinden başka bir şey değil. Bir insanın benliğini yitirmesi demekse karakterini yitirmesidir. Ve kişinin karakterini yitirmesi, ona bahşedilen en önemli saflığını elinin tersiyle itmeye kalkmak gibi haddi aşan hareketlere başvurmak demektir.

Sebep-sonuç ilişkilerinin sonlarına nokta konulamaz, böylesine hassas bir konuda. Ancak ucu açık cümlelerin sırrına da ulaşmak her nasılsa kolay olmuyor. Siz siz olun, her bir kelimeden çıkarılan dersleri aklınıza yazın, unutmayın. Ben sadece insanların, başkalarına özenmeden, kendileri gibi davranması taraftarıyım.

Evet! Sen. Sağına soluna bakıp, “bu arkadaş, yazıda denildiği gibi böyle biri sahiden” demek bir kenara, “bu ben değilim ki” diyerek sütten çıkmış akkaşık numarası yapmayı ve kendini kandırmayı bir kenara bırak. Just, be yourself.

2 yorum:

  1. bahidar kalan yegâne can30 Haziran 2011 16:33

    yeterli ve iyi hazırlanmış bir yazı. senin de dediğin gibi söylediklerini başkalarına yedirmek yerine üzerime alınıyorum. teşekkürler.

    YanıtlaSil
  2. Just be yourself...
    I like it.

    YanıtlaSil