Twitter'dan Sorun

15 Eylül 2011 Perşembe

Bu Konu Size Yazı Yazdıracak!

Konusu, yazmanın önemini anlatıyor. Kendinizi geliştirmeyle, hayatın sunduğu fırsatları, açık bıraktığı kapıları bulmayla başlayalım hemen. Öncelikle her şekilde yazmalısınız. Bu, kendinizi bildiniz bileli yazmak demek değildir. Aksine her halükarda yazabilirsiniz. Yazı yazabilmek, hem de çok güzel yazı yazabilmek için temelinizin olmasına gerek yok, (çok ciddiyim) nefes almanız yeterli. Yazı yazmak nefes alan her insanın yaşadığı duyguların tercümesine denir. Ayrıca yazıyı hobi olarak görmelisiniz. Amaç değil, araç olmalı. Ve illaki de çok eskilere dayanmasına gerek yok. 8 yaşınızda yazılan şiir olmazsa Dünya bir Tolstoy, 12 yaşında yazılan bir deneme olmazsa Dostoyevski, 15 yaşında yazılan bir hikâye olmazsa Agatha Christie doğmamış gibi mi olacaktı?

Daha da ilginci, kendisini bildi bileli yazdığını söyleyen insanlara baktığınızda sizden daha geride olduğunu göreceksiniz. Yazmak kişinin doğasında olabilir ama onunla yatıp kalkacak, ilham gelmesi için bekleyecek, gece gündüz yazmak için kafa patlatacak biriyle mukayese bile edilemezsiniz. Çünkü onlar buna tamamen duygu katarlar. Aracı, amaç olarak görenler, hobiden daha ötesinde olmak isteyenler, “önce bir yumruk, sonra bir yumruk ve işte hayat son sağ kroşesini indirdiğinde ben nakavt olmuştum” gibi fikirleri betimleyerek, kelimeler içindeki anlamdan değil de sadece kelimelerden yararlanırlar. Aslında tam tersiymiş gibi düşünebilme ihtimalinize karşı söylemek istiyorum: Yukarıda tırnak içerisine aldığım cümle parçasında yazan kişi hayatın kendisine mecazi anlamda tokatlar indirdiğini söyler. Ancak dışarıdan dolu dolu görünen bu söylemlerde bir amaç yoktur.

Her şey bununla sınırlı değil, yazmanın olumlu yönleri çok. Vizyonunuz geniş olur. Hayata bakış açınız, perspektifiniz genişler. Birçok konuda, özellikle yazdığınız kelimelerle ilgili olan durumlarda bilgili olursunuz. Eleştirmen elbisesi giyersiniz. Türkiye’de içi boşaltılmış olan bu kelimenin gösterdiği yolu bilseydiniz, “ben eleştirmenim” der, bundan gurur duyardınız. Bir gün yediğiniz dondurmayı, bir gün metroda yaşadığınız anıyı, bir gün bazı insanların anlayışsız ve dayanaksız durumlarını, bir gün toplumun ortak sorunlarını, bir günse bu sorunlara çözüm üretmeyi yazarsınız. Yazdığınız her kelime, çizdiğiniz ve karaladığınız her kâğıt parçasındaki nokta, sizin gelişimizi ve gündelik yaşamınızı olumlu yönde etkiler ve değiştirir. Tabiri caizse gözlerinizle 180 derecedeki her şeye sahip olursunuz ve gördüğünüz her detay, bir sonraki karalayışınızda size katkı sağlar.

Karakter ve hayatınıza yönelik gelişim için kullandığınız bu meziyet, zamanla büyük düşünmeyi, ileri görüşlü olmayı, hedef belirlemeyi, doğru seçim yapmayı, olması gerekeni söylemeyi size sağlar ve siz bu yazma işini küçümsemedikçe daha fazlası gelir. Bu kadar etkisi olan yazmanın sadece kendinize mi yararı var peki? Necip Fazıl Kısakürek, İskender Pala, Ömer Seyfettin, Cezmi Ersöz, Ayşe Kulin, Namık Kemal, İpek Ongun, Oğuz Atay, Engin Noyan, Elif Şafak gibi Türk yazarların sadece kendine mi yararı var?

Tamam, yazmanın birçok geliştirici yolu var ama hepsi siz müdahale etmeden kendiliğinden mi oluyor? Hayır, öyle değil. Yeteneğiniz olduğunu düşünmenize gerek yok. Hatta o düşünceye kapılmayın, benim gibi bazen şımarabilir, bu sebeple de ayağınızı kendiniz kaydırabilirsiniz. Şımarmak bir yana, asla birilerinden iyi olduğunuzu düşünmeyin. Sanatta her şey özneldir.

Siz sıradan birisiniz. Düşünmeden yazmalısınız, bir sonraki kelimelerinizin ne olduğunu bilmenize gerek yok. Bilseniz iyi olmaz mı? Olur. Ama ihtiyaç değil. Ayrıca hayatın size sunduğu bazı fırsatları değerlendirmelisiniz. Kendi aranızda arkadaşlarınızla bülten çıkarabilecek imkânların bazılarına sahip misiniz? Diğer imkânları siz oluşturun ve bülteni yayımlayın ama en büyük azimle. Bülten işi zor olsa bile bir deftere yapın. Bunun garipsenmesi için bir sebep yok çünkü. Bazı dergilere yazınızı gönderin mesela. Konuşun, iletişime geçin editörlerle, yazı işleri sorumlularıyla veya orada görevi olanlarla. Biri beğenmezse diğeri beğenir, siz hepsiyle iletişime geçin. Öğretmeninizle konuşun. Arkadaşlarınızla konuşun. Ailenizle konuşun. Kapılar sonuna kadar açık, sadece her yer karanlık. Fenerin yerini bulmak sizin elinizde ve çalıştığınız, ancak ve ancak siz uğraştığınız takdirde aydınlık oluşturabilir, imkânları böylece değerlendirmiş olabilirsiniz. Hem belli mi olur? Işığı gören gelirse, başkalarına da yardımcı olabilir, yol gösterebilir, onları gaza getirebilir, onlara ilham kaynağı olabilirsiniz. Bunların hepsi sizin elinizde.

Hiçbir şey için geç kalmadınız ve unutmayın, zararın neresinden dönerseniz kârdır. Ben size böyle basit bir yazı yazarak bir fırsat sunmuş oldum, fenerin yerini söyledim. Onu oradan alıp kendinizi aydınlığa kavuşturmak sizin elinizde. Siz en iyisi… yazın.

5 yorum:

  1. by huzeyfeden görür görmez okudum ve yorumum şu

    ilham kaynağısın

    YanıtlaSil
  2. Yazını defalrca okudum.. Kesinlikle çok güzel.. Yaşını veya kim olduğunu bilmesem bu yazıyı bi uzman yazdı derdim.. Bende yazan öylesine karalayan biriyim tüm tavsiyelerine uyucam.. Teşekkürler..

    YanıtlaSil
  3. bu konu bana yazı yazdırdı sağol huzeyfebu konu bana yazı yazdırdı sağol huzeyfe

    YanıtlaSil
  4. böyle bi yazıya bile beğenmedim diyen çıkıyormu ya?

    YanıtlaSil
  5. Merhabalar, Huzeyfe Yıldız
    "Bu konu size yazı yazdıaracak" isimli bloğunuzu okudum. Yazmak konusunu ne güzel kaleme almışınız. Çok beğendim. Hislerime tercüman olmuşunuz. Kaleminize ve yüreğinize sağlık ve mutluluklar dilerim. Yazmak gerçekten çok güzel bir olay, ben de yazarak kendimi avutuyorum.

    Selam ve dualarımla.

    YanıtlaSil