İstanbul'un Merkezi Neresi?

Bana İstanbul’un merkezi neresi diye sorsanız, hiç tereddüt etmeden Boğaz’ı derdim. İstanbul ne demek biliyor musunuz?

İstanbul, Sarayburnu’nun akşam saatlerinde kıyıya sinen sisi görüp ağzını açık bırakmak demektir. Martıların simit kavgası yaparken bağırışlarını duymak demektir. Boğaz köprüsünü izlerken dalınca anılarını tekrar yaşamak demektir. İstanbul, boğazın kokusunu çekebilmek için son nefesini dahi kullanabilmek, o havayı alınca da kendini şanslı sayabilmek demektir. Şairlerin burası için niye binlerce şiir yazdığını anlayabilmek demektir. Boğazın ortasında, güneşin batışını seyrederken hayal kurmak demektir. İstanbul, vapura binince Eminönü’ne bakıp hayran olmak demektir. Boğazın, bir gün durgun olacağını umutsuzca beklemek demektir. Galata Köprüsü’nün altından geçerken gürültüyü duymak, karanlığı yaşamak, “Adamlar yapıyor abi” diyebilmektir.

Bir insan hayal edin. O ki, 1 yıl boyunca her gün boğaz turu yapıyor. İşte o kişi asla bundan bıkmayacaktır. Her gün rengârenk gemiler, kanatları daha farklı kuşlar, akıntısı hep değişen bir deniz görecek. Kuşlara simit parçası atarken, onların seslerini duyacak, rekabetlerini izleyecek. Hızlı ve akıllı olanın o gün nasıl doyabildiğini görecek. Karnı aç olsa dahi, elindeki simidi onlarla paylaşmak isteyecek ve sonra onların neşelendiğini hissedip tebessüm edecek, sevinecek. Sonra gözünü denize dikecek ve belki de o süre boyunca binlerce şey düşünecek. Sabah mutsuz kalktıysa o kişi, vapura bindikten sonra temiz bir başlangıç yapmaya çalışacak. Daha sonra çayından bir yudum alıp rahatlayacak ve kendini, İstanbul’un süslü, gürültülü, pahalı ve kalabalık kısmından soyutlayarak; saflığa, mutluluğa bırakacak.

Boğaz’dır İstanbul. O manzaradır, o harikulade eserdir. Ama burası görüntülerden çok hayaldir, duygudur, hatırlamandır, duyduklarındır, hissettiklerindir… Nefretle geldiğin yerde unutkanlık, kızgınlıkla baktığın zamanda sevinmen, kafanı dağıtmak istediğinde huzur bulmandır. Tur yaparken iniş durağına geldiğinde üzülmen, bir tur daha yapmak istemendir. Çok üşümene rağmen, tüm o muhteşem şeyleri izleme arzusuyla yanıp tutuşmandır. “Bu suyun altında neler var acep?” veya “Cennette miyim?” demendir.

İstanbul’un en güzel yeridir Boğaz’ı diyorum ben. Eğer siz de Eminönü’nden vapura binmiş, Kadıköy’e veya Üsküdar’a gitmişseniz mutlaka iyi bir anı bırakmışsınızdır o güzelim boğazın derinliklerine.

Eğer, bana “İstanbul’un merkezi neresi” diye sormayacaksanız, bütün yazıyı boşuna okudunuz demektir :)