PKK ve Terörizm

Terörün başlama sebebi çok farklı. PKK'lılar bunu, "Biz zamanında çok ezildik, Kürtçe konuşamadık, şarkı söyleyemedik, hakkımızı kullanamadık ama sonra ne oldu? Dağa çıktık, isyan ettik, onlar da Kürt neymiş, gücümüz neymiş gördüler" diye yorumlasalar da işin aslı böyle değil. Az önce tırnak içinde yazdıklarımı Kürt bir arkadaşımdan dinledim. Onlar bu işlerin böyle yapıldığını, ulvi bir amaç için kendi öz benliklerini korumak için dağa çıktıklarını zannediyor. Gerçekten öyle değil.

PKK'yı kimler oluşturuyor? Kürtler. Peki nasıl? Bakın, evinize 3-5 kalaşnikoflu militan geliyor, iki tane eli silah tutabilecek küçük veya büyük oğlan görüyor ve “onları alacam” diyor. “Yoksa önce çocuklarını, sonra karını vururum”. Ne yaparsınız? Mecburen vereceksiniz. Siyaset Meydanında Terör ve PKK ile ilgili konuşan 14-15 yaşındaki çocuklar arasında bir tane Kürt vardı. Çocuk aynen şunları söyledi: "PKK kimdir? Benim ablamdır, benim dayımdır, benim amcamdır, benim abimdir." [Bu konuşmayı dinlemek isterseniz, en alta gidebilirsiniz, orada 32 saniyelik bir görüntü var, konuştuklarını da videonun altına harfiyen yazdım] İşte bu yüzden PKK'ya sahip çıkıyorlar. Mecburlar! Yıllar yıllar önce alınan çocuklardan sonra, zamanla kendileri de onlara dâhil oldu, çünkü adamların gayesi olmasa da, varmışçasına beyinleri uyutuldu, "bak biz büyük bir örgütüz, Kürtleri yani bizleri savunuyoruz, bunlar bizi yıllardır ezdiler, şimdi intikam zamanı" diyorlar halka, Siyaset Meydanı programına çıkan çocuk da öyle söylemiyor mu zaten? PKK'ya dahil olmakta haklı. Ben olsam; abim oraya zorla dahi götürülmüş olsun, akrabalarım orada olsun, ben de ezildiğimi düşüneyim, ben de giderim. Başka çare yokmuş gibi gelir.

Terör yıllardır var. Dağa çıkarken para kazanamazlar, imkânsız. Karslı olan ve Hakkâri’de 2010 yılında askerlik yapan bir abim şöyle anlattı: “Bu adamların, hepsi olmasa da birçoğu uyuşturucuyla uğraşıyor. Alkolle veya sigarayla değil, uyuşturucu ticaretiyle geçim sağlıyor.” Haklı. Ergenekon operasyonu kapmasında Doğu'da yapılan kazı çalışmalarında bol miktarda uyuşturucu bulundu. PKK, ülkedeki uyuşturucu piyasasına komisyon almak adına katılıyor ve uyuşturucu maddelerinin Avrupa ülkelerine sevk edilmesi konusunda işbirliği yapıyor. PKK'nın uyuşturucu madde kaçakçılığı yaptığı; verilen bilgiler ile uyuşturucu madde kaçakçılığından yakalanan şahısların ifadelerinden, yine uyuşturucu madde kaçakçılığına karışan şahısların terör örgütleri ile bağlantılı suç kayıtlarından, örgüt ve hücre evlerinde ele geçirilen uyuşturucu maddelerden, ayrıca yine bu evlerde yapılan aramalarda ele geçirilen dokümanlardaki uyuşturucu alışverişinin para kayıtlarından çıkartılmıştır.

Uyuşturucudan maddi destek sağlasalar da bu yeterli değil. Irak, bu adamlara destek verir. Irak'taki adam kimdi eskiden? Saddam Hüseyin. Saddam kimin adamıydı? Siyonist İsrail ve Amerika. Başka kim destek verir devlet olarak? Suriye. Suriye'de kim var? Beşşar Esad. Esad kimin adamı? Siyonist İsrail ve Amerika. Daha başka devlet? İran. İran’da kim var? Mahmud Ahmedinejad. Ahmedinejad kimin adamı? Siyonist İsrail ve Amerika (Her ne kadar kendisi bir Müslüman olarak şeriat devleti yönetiyormuş gibi görünse de veya Amerika'ya İsrail'e kafa tutarcasına hareket ediyormuş izlenimi verse de tehditlerinin hiçbirini gerçekleştirmeyen, Dünya'ya İslam'ı kötülemek için tutulan bir uşaktır). Sadece bunlarla sınırlı da değil. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Belçika, Hollanda, İsviçre, İtalya, Fransa, Yunanistan ve İngiltere de PKK'ya destek olan devletler arasındadır.  Bu yukarıda saydığım devletlerden en önemlisi hangisi? Ermenistan.

Ermenistan yıllarca ASALA adlı örgütü kullandı. Örgütün uzun ismi, Ermenistan'ın Kurtuluşu için Ermeni Gizli Ordusu'ydu. Buradan anlayacağımız üzere teröristler Milliyetçi. Kendi ülkelerinin çıkarları adına küresel alanda saldırılar düzenlediler ve yıllarca pek çok ülkeye yaptıkları saldırılar gibi Türkiye'de ön plana çıkan ve geleceğimizi kurtaracak diye düşündüğümüz kişileri öldürdüler, katlettiler. ASALA'nın eylemlerinin tavan yaptığı 1979 yılından sonra ise 21 ülkede toplam 110 eylem gerçekleştirdiler. Bu saldırılarda Türklerden 42 diplomat hayatını kaybetmişken, 15 vatandaş da yaralanmıştı. Ancak 1985'e kadar sürdürdüler saldırıları ve sonra kayıplara karıştılar. Aslında karıştı izlenimi verildi. Çünkü bilindiğinin aksine ASALA, PKK'ya katıldı ve ismi yerine eylemleri duyuldu. PKK'ya yardımcı olarak Türkiye'yi vurmaya devam etti. PKK'ya katılıp kendisini unutturmak isteyen ASALA önceden de işbirliği içindeydi. Marksist-Leninist ideoloji doğrultusunda olmaları, Doğu ve Güneydoğu'da bir devlet kurmak istemeleri, terör örgütü görevini üstlenmeleri ve iki örgütten birinin diğerine taşeronluk yaparcasına eylem ve saldırılar gerçekleşmesi, onları daha önceden de işbirlikçi yapıyordu.

Bu saydıklarımın hepsi dış destek. Bir de içimizden destekler var, ne yazık ki. Biz halk arasında ona Ergenekon deriz ya da ETÖ; uzun adıyla Ergenekon Terör Örgütü. Bu şerefsiz, hain, paragöz ve ırz düşmanı herifler, PKK'ya Apo'dan (Apo kimmiş ki, Apoyu kullandılar) Suriye'den, Irak'tan, İran’dan daha çok yardım ettiler, etmeye devam ediyorlar. Apo gibilerini sadece kullandılar. Kullandıklarını da atıyorlar. Küçük bir örnek vermek istiyorum. Ergenekon, insansız hava araçları heronları kullandırtmıyor. Hâlbuki askerimiz için taktiksel açıdan en önemlisi olarak yer eder, zira teröristleri havadan takip edebilir, yerlerini tespit ederek önceden önlem alabiliriz. Sonuçta onları gafil avlayabiliriz.

Fakat Ergenekon PKK’ya kendi takımı, bir uzantısı olarak bakar. Subayları da bu doğrultuda hareket eder. Hatta Türk askerini de bir Türk subayı olarak düşman kabul eder. Nasıl mı? Bir ses kaydında her şey ortada, her şey anlatılıyor.  Subaylardan biri, ölen PKK'lılar için “Zayiat verilmiş, ciddi baskı aldım” diyor. Konuşmalardan da açıkça görüleceği gibi üst rütbeli subay, PKK’ya hizmet ettiği için PKK militanı hakkında zayiat kelimesini kullanıyor. Daha sonra da kendisinin yalnız olmadığını, bu pis işin ardından yüzlerce askerin olduğunu kanıtlarcasına birilerinden ağır baskı aldığını söylüyor. İşte o ses kaydında şöyle geçer: 

Subay 1: Tamam diğer konu da şu insansız hava aracı ile ilgili. Biliyorsunuz onunla ilgili daha önce görüşmüştük.

Subay 2: Evet komutanım problem yok. Problem mi var?

Subay 1: Problem şu, araç biliyorsunuz Batman'da konuşlandırıldı oradan o bölgeyi tarıyor ancak görüntü ve bilgiler çok net önce mümkünse kullanım dışı bırakmalıyız değilse, görüntü, bilgi koordinat vesaire surette müdahale edilmeli anlaşıldı mı?

Subay 2: Evet anlaşıldı komutanım.

Subay 1: Geçen olayda zayiat verilmiş, bundan dolayı ciddi bir baskı aldım sen bunu ilgilisi ile görüş ve konuştuğumuz çerçevede olsun tamam mı?

Ama bunların hepsinin önüne geçiliyor. Komutanların istifa etmeleri, son yıllarda paşaların bu denli isimlerinin anılması bundandır. Komutanlar istifa ettikten sonra medyada bu "bakın, hükümetten bıktılar, işe yaramıyor bu hükümet" sözleriyle yankılansın diye, yakında gelecek olan emekliliklerini beklemeden istifa ettiler. Zaten biz insansız hava araçlarını kimden aldık dersiniz? İsrail. Henüz taze haber Diyarbakır’ın Silvan Komanda Taburundan olan 13 şehit faciasında heronların ihmali tespit edildi. Ayrıca terör uzmanları, heronların zaaflarından ötürü, yarardan çok zarara neden olduğunu, teröristle olan mücadeleyi olumsuz etkilendiğini söylüyor. Tekrar hatırlayalım: Heronları kimden almıştık?

Medya da bu konuda destek oluyor onlara. Onların desteği Ergenekon'a. Doğan Yayın Holding onlara her desteği sağlıyor. Doğan Yayın Holding’in sahip olduğu bazı işbirlikçi kanallar: Kanal D, Star, CNN Turk, iken gazetelerden de Hürriyet, Milliyet, Radikal, Posta, Vatan. Doğan Yayın kadar iyi olmasa da Show TV kanalı, Akşam, Güneş, Tercüman gazeteleri sayesinde iyi yerde olan bir de Çukurova Holding bulunuyor. İki medya grubu yok tabi ki sadece Türkiye’de. Habertürk kanalı ve gazetesi ile Ciner Medya Grubu; NTV, CNBC-e ile Türkiye’de yer eden bir başka yayın olan Doğuş Grubu. Burada grupların her kanal ve gazetesini yazmadım. Ön plana çıkan, yaptıkları gereksiz haberlerle dahi medyayı en iyi şekilde meşgul eden, tartışmaları kendisi başlatıp, sanki öylesine ortaya çıkmış bir tartışmaymış gibi kendi kanallarında konuşarak gündemi yoran ve meşgul eden, taraflı haber yaptığı bariz olan yayın organlarını yazdım.

Ama gerçek şu ki; Türkiye’de hiçbir yayın grubu tarafsız haber yapmıyor. Eğer Gökhan Taşkın’ın kendi programı Gece Hattı’nda söylediği doğruysa, Türkiye’de tarafsız haber yapan bir onlar varmış. Samanyolu, ATV, Kanal 7, TVNet, 24 ve onların bağlı bulundukları yayınların gazeteleri de kendi taraflarına hizmet ediyorlar. Burada iyi-kötü taraf diye sıfatlandırma yapmıyorum. Sadece ilk saydığım yayın gruplarının Ergenekon’a hizmet ettiğini hatırlatmak istiyorum.

Kullandıklarını atıyorlar demiştim az önce. O konuya değinmek istiyorum şimdi, hem de uzun uzun. Şöyle örnek vereyim, zihinlerimiz açılsın: Saddam Hüseyin işlerine yaramıyordu artık, yıllarca kendilerine hizmet etmesine rağmen, ülkesindeki petrole istedikleri gibi ulaşamadıkları için de astılar. Tunus, Mısır, Yemen, Bahreyn, Ürdün gibi ülkelerde isyanlar çıktı. İsyanlar, halkın birbirini vurması, böylece nüfusun azalması için yapılan kasıtlı oyunlardandı ve sonunda bir sürü lider için devrik denildi. Onların sorumluları da gayet tabi siyonist İsrail ve Amerika'dır. Muammer Kaddafi. Libya başı ve Amerikan uşağı. Onu da devirmek için uğraşıyorlar. Beşar Esad. Suriye başı. Yakında o da yıkılacak ve o da Amerikan uşağı. 

Peki, böyle söylüyorum Amerikan uşağı diye ama nereden mi biliyorum? Avrupa'dan Esad'a çağrı yapıldı. David Cameron, Nicolas Sarkozy ve Angela Merkel, Suriye devlet başkanı Esad'a, ülkesinde meşru olmayan şeylerin gerçekleştiği gerekçesiyle gitmesini, ülkesini terk etmesini söylediler. Esad gibi Ortadoğu'nun petrol zengini devlet başkanları yıkılıyor. Ülkelerinde ayaklanmalar çıkıyor. Bu ayaklanmaların sebebi de, halkın "Aa bak Tunus isyan etti, ayaklandı, hadi biz de ayaklanalım" dediğinden değil. Oyuna geldiler. Peygamberlerin tarihlerinde de böyledir. Hep aynı şeyler olur, sadece şekiller değişir. Bu olanlar tamamen Amerika ve siyonist İsrail komutasında gerçekleşir. Ülkelerde petrol çoktur ama ülke liderleri devreden çıkmalıdır. Tek yol; nüfusu, birbirine vurdurarak azaltmaktır ve öyle de oluyor. Bir ülkeyi işgal etmenin iki yolu vardır: Ya gider onları dünya tarafından doğru değerlendirilmeyen bir şekilde tanklarla uçaklarla öldürürsünüz, ya da birbirlerine düşürerek kendilerini öldürmesini seyredersiniz. Ayrıca, Kuzey Afrika’da Müslümanların çoğunlukta olduğu ve Siyonistlerin petrole ulaşamadığı yerler isyan başlatıyor. Bir Güney Afrika’da göremiyoruz mesela. Çünkü oradaki hammaddeler ve daha birçoğu zaten Siyonizm’in elinde. Sıçrayacaksa, niye önce Afrika’nın kalan fakir ve bitap ülkelerine sıçramadı da Ortadoğu’ya sıçradı?  Sanırım bu örnekler herkese yeterli. Bu isyanların ayarını yapamazlarsa, kazdıkları kuyuya düşecekleri de gerçek ki bir ayakları çamura battı bile. İngiltere’nin hali ortada.

Bu adamlar, Esad'a olan tepkimizi gördüler. Bu adamlar, İsrail'e “van münit” dediğimizi gördüler. Bu adamlar, Araplar arasında Murat Alemdar diye bilinen bir dizi karakteri (bilmeyenler için söylüyorum; onlarda Polat, Murat diye geçer) sayesinde Türklere olan inancın arttığına şahit oldular. Bu adamlar Ortadoğu’da doğal lider olduğumuzu gördüler. Bu adamlar Filistin'e ‘Yolaçık’tığımızı gördüler. 

İsrail, dinine çok bağlı bir millettir. Dini uğruna yaptığı tüm bunlar gibi. Kudüs'ü sırf dinleri için esaret altında tutar, Filistin'i, dahası Müslümanları sırf dinleri için kana bular. İşte biz devlet olarak bunlara engel teşkil ediyoruz ve yaptığımız her harekette bu adamlar önümüzü kesmek için yaptıkları onlarca farklı yoldan biri olarak PKK'ya daha çok destek ve direktif veriyor, medya da olayların üzerine gidiyor.

·         Aklınızdan çıkarmayın! Türkiye ne zaman gelişme gösterirse, anında terör vurur!

Çözüme gelecek olursak, sorun bu. Terör; oraya buraya gitmekle, televizyonlarda çene çalmakla, siyasi liderlerle görüşmekle ya da atıp tutmakla ve en önemlisi de birilerine daha fazla özgürlük ve hak vererek, kendi dillerini konuşmalarına, dil eğitimi vermelerine, kanal açtırıp şarkı söylemelerine, Türkiye'ye silahsız olmak kaydıyla geri dönmelerine izin vererek çözülecek köksüz ve ucuz bir şey değil. Çok derin.

Sizlerden yorum bekliyorum bu konuda. Lütfen, zamanında işkence yapan, devrimle hepinizi evine kapatan, ülkeyi kendi çıkarlarına göre kullanan ve birilerinin uşaklığını yapan paşaları bana savunmayın. Onun haricinde, evet, yorum bekliyorum.

Not 1: Bunlar tamamen benim cümlelerim. Şayet haklı bulduysanız, istediğiniz şekilde kopyalayabilirsiniz,  isim vermeden lütfen kopyalamayın. Sizden ricam, okutun.

Not 2: Bu yazı bir makaledir. Bu makalede geçen tüm olayların kanıtları bulunmaktadır. Hiçbir olay uydurulmuş ve kanıtlanmamış değildir. Makaleyi haklı çıkarır nitelikteki önemli kanıtlara yazı içinde ulaşabilirsiniz.

"Siz diyorsunuz ki PKK ve Kürt aynı değildir. Arkadaşım PKK kimdir? Benim ablamdır, benim dayımdır, benim amcamdır, benim abimdir. Yani PKK de Kürtlerden oluşmuştur. Yani siz kalkıp PKK'yı ayrı kılmak, Kürtleri ayrı kılmak olmaz. Şimdi eğri oturup, doğru konuşalım,. Hani böyle bir şey var. Hani PKK de Kürtlerden oluşuyor, sonuçta Kürtlerin hakkını savunuyor."

• Huzeyfe Yıldız